İş Güvenliği
İş Güvenliği Hakkında
GENEL PROFİL
İnşaat sektörü son yüzyılda gelişen teknoloji ile birlikte önemli değişiklikler geçirmiştir. Eskiden çok daha uzun zaman alan işler, makinaların ve özel inşaat malzemelerinin kullanılmaya başlaması ile birlikte çok daha kısa sürer olmuş ve insanoğlunun belki de bundan 150 yıl önce hayal bile edemeyeceği büyüklükte binalar, barajlar, havaalanları, gökdelenler ve sanayii tesisleri, kısa zaman dilimlerinde, yapılmaya başlanmıştır. Teknoloji de yaşanan gelişmeler elbette inşaat sektöründe kullanılan malzemelerin de çeşitlenmesine yol açmıştır. Isı izolasyonunun yapıldığı, depreme, rüzgara, fırtınalara karşı çok daha dayanıklı yapılar inşa edilmeye başlanmıştır.
İnşaat sektöründe ve inşaat sektörünün beslediği diğer yan sektörlerde pekçok insan çalışmaktadır. Bunların çok büyük bir kısmı vasıfsız sıradan işçilerdir; ancak vasıflı işçilerin sayısı da azımsanamayacak kadar çoktur.
İnşaat işkolunun faaliyet alanları maden ocakları hariç olmak üzere, yerüstü veya yeraltında, su üstü veya su altında yapılan bina, set, baraj, yol, demiryolu, havai hat, tünel, metro, köprü, çelik yapı ve montajı, iskele, liman, gemi inşaatı, dalgakıran, kanalizasyon, lağım, kuyu, kanal, duvar ve benzeri inşaat, tamirat tadilat ve yıkım işlerini; toprak kazı, yarma ve doldurma işlerini; elektrik, sıhhi tesisat ve kalorifer tesisatı işlerini; dülgerlik, marangozluk, sıva, badana ve boya işlerini; bu işlerde kullanılan sabit ve hareketli makina ve tesislerin kullanılmasını kapsamaktadır.
II- İNŞAAT SEKTÖRÜNDE KAZALAR, HASTALIKLAR VE TEHLİKELER
II.1.Kazalar
II.1.1.Ölümcül Kazalar
İnşaat sektörü, dünyanın hemen her yerinde en çok ölümlü iş kazasının görüldüğü sektörlerden biridir. ABD’de işgücünün %5’i inşaat sektöründe çalışırken, görülen iş kazası sonucu ölümlerin %15’i inşaat sektörüne aittir. Japonya’da ise işgücünün %10’u inşaat sektöründe çalışmakta, oysa görülen ölümlerin %42’si inşaat sektöründe görülmektedir. İstatistiklerin de gösterdiği gibi, en yüksek ölüm oranları, inşaat sektörüne aittir.
İnşaat sektöründe görülen iş kazası sonucu ölümlerin %30’u düşmelerden, %26’sı taşıma(yüksekten düşen nesneler) sırasındaki kazalardan, %19’u ise makinaların arasına sıkışmaktan ve çarpmalardan ve %18’ise elektrik çarpması gibi tehlikelere sunuk kalmaktan kaynaklanmaktadır.
II.2.Hastalıklar
II.2.1. Kimyasal Tehlikelerden Kaynaklanan Hastalıklar
Kimyasal tehlikeler, genellikle hava yolu ile insanlara ulaşır. Dumanlar, sisler, buğular ve kokulardan kaynaklanır. Solumak yoluyla ya da deriye temas(organik solvanlar ve pestisitler) yoluyla kimyasallar tehlike yaratır. Tabii bunlarla birlikte sıvı-yarı sıvı kimyasallar (zamk, tutkal, yapıştırıcı, asfalt, katran) ve tozlar da (toz çimento) da tehlikeli olmaktadır. Bazı sık görülen hastalıklar şunlardır:
– Silikoz* (silika içeren tozların solunmasından ve temasdan kaynaklanan bir hastalık) genellikle kum karanlar, kaya delme makinalarını kullananlar ve tünel kazanlarda görülür.
– Asbestoz* (asbest içeren tozların solunmasında kaynaklanan akciğer hastalığı) asbest ile çalışan işçilerde sıklıkla görülür.
– Bronşit*, kaynakçılar arasında sıkça görülür.
– Deri allerjileri, çimento ile çalışanlar ve duvar ustaları arasında yaygındır.
– Nörolojik(sinir sistemi) rahatsızlıklar, organik solvanlar ve kurşunla çalışan işçiler ve boyacılarda görülür.
– Akciğer kanseri*, asbestle çalışan işçiler, çatıcılar, ahşapla çalışanlar ve kaynakçılar arasında daha fazla görülür.
– Kurşun zehirlenmesi*, köprü tamir işçilerinde ve boyacılarda görülür.
– Beyaz Parmak* ya da diğer adıyla Raynaud Sendromu* (dolaşım bozukluğundan kaynaklanan bir hastalık) titreşimli (sarsıntı yapan) makinaları kullanan işçilerde görülür.
II.2.2 Fiziksel Tehlikelerden Kaynaklanan Hastalıklar
Fiziksel tehlikeler bütün inşaat projelerinde vardır. Gürültü, sıcak, soğuk, radyasyon, viibrasyon ve barometrik basınç bunlardan en önemlileridir. Gürültü gerçekten de inşaat sektöründe kullanılan makinaların sayısının artması ile önemli tahribatlara yol açmaya başlamıştır. Özellikle binaların yıkımı sırasında kullanılan makinalar, vinçler, grayderler ve kepçeler sadece makinaları kullanan işçiler için değil, çevredeki işçiler ve diğer insanlar için de işitme sorunlarına neden olmaktadır.
İnşaat işleri doğası gereği meteorolojik koşulara (dış havaya) bağımlı olarak yapılmaktadır. Havanın çok soğuk olması ya da havanın çok sıcak olması özellikle inşaatta dış ortamda çalışan işçiler için önemli riskleri de beraberinde getirmektedir. Güneş çarpmaları, hipotermi*, soğuktan donmalar, tansiyon yükselmesi ve düşmesine bağlı bazı rahatsızlıklar dış havaya sunuk kalındığı için görülmektedir.
İyonize olmayan mor ötesi ışınım (UV radyasyon) kaynakları, güneş ve elektrikli kaynak makinalarıdır. Radyoaktif izotop kullanan aygıtlar da mor ötesi ışınıma(iyonize UV radyasyonuna) sunuk kalınmasına neden olmaktadır.
Basınçlı tünellerin içinde çalışanlar, dalgıçlar ve derin sularda çalışanlar yüksek barometrik basınca maruz kalmaktadırlar. Dekompresyon hastalığı*, soygaz narkozu* ve aseptik nekroz*(kanlanma azalmasına bağlı doku ölümü) barometrik basınca bağlı görülen hastalıklardır.
En çok görülen rahatsızlıklar ise burkulmalar, ezilmeler ve morarmalardır.
II.2.3. Biyolojik Tehlikelerden Kaynaklanan Hastalıklar
Enfeksiyona neden olan mikro-organizmalar, zehirli maddeler ve yırtıcı hayvanlar bu tehlikelerden bazılarıdır. Hafriyat işiyle uğraşan işçilerde toprakta yaşayan bazı mantarlar histoplazmoza*(akciğer enfeksiyonu) neden olmaktadır. Ayrıca birçok işçinin yanyana çalışıyor olması tüberküloz*, hepatit* ve grip gibi bulaşıcı hastalıkların kişiden kişiye taşınmasına neden olmaktadır. Sıtma*, ateş ve Lyme Hastalığı* ise çevredeki haşerelerin ısırması sonucu bulaşır.
Zehirlenmelerin bitkisel kaynakları ise zehirli sarmaşıklar, ısırgan otları ve zehirli meşeler olmaktadır. Bazı tahta tozları karsinojendir(kansere neden olma). Batı tipi kırmızı sedir ağacı ise allerjendir.
II.2.4. Öldürücü Hastalıklar
Standardize Edilmiş Ölüm oranlarının(SMR) aşıldığı ve Standardize Edilmiş Görülme Oranlarının(SIR) diğer mesleklere göre aşıldığı öldürücü hastalıklar şunlardır:
Tuğla döşeyenler
-Periton Tümör
Beton İşçileri
-Kanserler, korkunç ölümler, kaza düşmeleri
-Dudak kanseri, akciğer kanseri
Vinç operatörleri
-Vahşi ölüm
Şoförler
-Kardiovasküler
-Dudak kanseri
İzolasyoncular
-Akciğer kanseri, Pnömokonyoz, vahşi ölüm
-Periton tümör, dudak kanseri
Makine Operatörleri
-Kardiovasküler
Tesisiatçılar
-Kanserler, Akciğer kanseri, Pnömokonyoz
-Kanserler, Akciğer kanseri
Taş işçileri
-Kardiovasküler
Metal İşçileri
-Kanserler, akciğer kanseri, düşmeler
-Kanserler, Akciğer kanseri
Marangozlar
Burun ve nazal sinüs kanseri*
Kanserlerin veya ölümlerin diğer mesleklere göre oldukça yüksek olduğu durumlar
¹Akciğer kanseri olma riski beton işçileri için marangozlara göre 2 kat daha fazladır.
² Tozların solunumu sonucunda gelişen akciğer hastalığı(fibrozisi)
III- İNŞAAT İŞÇİLERİ İÇİN SAĞLIK VE GÜVENLİK ÖNLEMLERİ
Kişisel Koruyucu Donanım kullanımı inşaat sektöründe de diğer sektörlerde olduğu gibi kazaları ve hastalıkları önleyebilmek konusunda çok önemlidir. ABD’de kazaların ve hastalıkların ekonomik maliyeti yıllık 10-40 milyar dolar arasında değişmektedir. Bu gerçekten de çok önemli bir rakkamdır.
İnşaat sektöründe yaşanan bazı ölümlerin ve ağır yaralanmaların nedeni düşen cisimlerin kafaya çarpmasıdır. Bu tür kazalara karşı inşaat sahası içerisinde sürekli olarak baş koruyucu donanımlar olan baretler, başlıklar ve kasklar kullanılmalıdır.
Daha önceki bölümlerde anlatıldığı gibi inşaat sektöründe çalışan işçiler zamklar, yapıştırıcılar, tutkallar, asfalt, katran ve solvanlar gibi kimyasallara sunuk kalmakta bunlarla birlikte silika ve asbest içeren tozlar ve kumların içinde çalışmaktadırlar. Bütün bu tehlikelere karşı solunum koruyucu donanımlar olan maskeler ve respiratörler(solunum cihazları) kullanılmalıdır. Tersi durumda, silikoz* ve asbestoz* gibi son derece tehlikeli hastalıklara yakalanılabilir. Bu nedenle tozlara ve gazlara sunuk kalınan ortamlarda ölçümler yaptırılmalıdır.
Gürültü gerçekten de inşaat sektöründe kullanılan makinaların sayısının artması ile önemli tahribatlara yol açmaya başlamıştır. Özellikle binaların yıkımı sırasında kullanılan makinalar, vinçler, grayderler ve kepçeler sadece makinaları kullanan işçiler için değil, çevredeki işçiler ve diğer insanlar için de işitme sorunlarına neden olmaktadır. Bu nedenle kulak koruyucu donanımlar olan kulaklıklar ve kulak tıkaçları kullanılmalıdır. Gürültü yönetmeliğinde belirtilen önlemler alınmalı ve ölçümler yaptırılmalıdır.
İnşaat işleri soğuk, sıcak, kuru ve nemli ortamlarda yapılabilmektedir. Bu nedenlerle ortama uygun koruyucu elbiseler kullanılmalıdır. Sıkça yapılan kaynak işleri sırasında çapaklardan ve iyonize olmayan mor ötesi ışınımdan (UV radyasyonundan) korunmak için göz koruyucu gözlükler, maskeler ve kalkanlar kullanılmalıdır. Ayrıca inşaatlarda çalışılırken görülen kazaların bir kısmı da düşmelerden kaynaklanmaktadır. Düşmeler son derece tehlikedir ve sonunda sakatlıklar ve ölümler meydana gelebilir. Bunun için yüksekte çalışırken mutlaka emniyet kemerleri kullanılmalıdır.
BARAJ VE HİDRO ELEKTRİK SANTRAL iNŞAATI İŞLERİNDE İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ
Yaşamı sürdürebilmek için gerekli suyu denetim altına almak, insanoğlunun temel sorunlarından biri olmuştur. Barajlar 5000 yıldır sellerden korunmak, ırmakların yönünü değiştirmek, su depolamak ve araziyi sulamak gibi, su denetleme yöntemlerine ilişkin olarak kullanılagelmiştir. Bugün de barajlar, yüzyıllardan yüklendikleri bu işlevleri yerine getirirler. Çağımızda, tarımsal sulama, evler için gerekli suyu sağlama ve depolamasının yanı sıra barajlar, hidroelektrik güç üretimi, kıraç toprakları tarıma elverişli hale getirme, sellerin yol açacağı erozyonu ve nehir ağızlarındaki kum ve kil birikintilerini önleme gibi daha karmaşık amaçlarla da kullanılmaktadırlar. Barajlar Yığma Barajlar ve Beton Barajlar olmak üzere ikiye ayrılır.
Baraj ve Hidro Elektrik Santrali İnşaatlarının diğer inşaat işlerinden ayrıldığı en önemli özelliği kaya patlatma ve tünel çalışmalarıdır. Bu özellikleriyle, baraj ve HES inşaatları madenlerde çalışmalara benzemektedir. Bu nedenle, yer altı faaliyet alanının herhangi bir yerinde iş sağlığı ve güvenliğini etkileyecek olayın (göçük, gaz ve toz patlaması, zehirli veya boğucu gaz intişarı ve benzeri) meydana gelmesi durumunda tüm çalışanların yerüstüne sağlıklı ve güvenli bir şekilde ulaşmalarını sağlayacak düzenlemelerin yapılması oldukça önemlidir. Ayrıca yer altı çalışmalarında çökme, parça düşmeleri ve su baskınlarına karşı uygun tedbirler alınmalıdır.
Baraj ve HES inşaatlarının ilerleyebilmesi için dinamit gibi patlayıcıların kullanılması şarttır. Bu patlayıcıların saklandığı depolarda, patlayıcıların kullanılmasında ve sonrasında alınacak önlemler ayrıntılı talimatlara bağlanmalı ve uyulmalarına özen gösterilmelidir. Patlayıcı maddeler üretici tarafından belirlenen koşullarda saklanır ve depolanır. Kullanılan patlayıcı maddeler yapılan işin niteliğine uygun olmalıdır. Bunlar, yeterlik belgesine sahip çalışanlardan başkaları tarafından alınamaz ve ateşlenemez. Patlayıcı maddelerin taşınmasında özel sandıklar kulanılır ve bu sandıklarda başka bir madde bulunmamalıdır. Patlatma yapılmadan önce, patlatma yapılacak alanın etrafında uygun güvenlik tedbirleri alınmalıdır ve tüm çalışanların patlamadan haberdar olması çeşitli uyarıcılarla sağlanmalıdır. Patlatma yapıldıktan sonra çevre arazide kavlak kontrolleri yapılmalıdır. Patlatılan alanda uzman kontrolleri yapılmadan çalışanların bulunmasına izin verilmemelidir.
Baraj ve HES inşaatlarında bir diğer zorunlu risk ise bu inşaatlarda çalışan işçilerin, çevre köylerde yaşamalarından dolayı tercih edilen bu alanda deneyimsiz işçiler olmalarıdır. Bu durumun üstesinden gelebilmek için işçilere gerekli eğitimler verilerek ve çalışmaları gözetim altında tutulmalıdır. Aksi takdirde gerçekleşebilecek kazalar çok büyük zararlara neden olabilir.
Çalışan sayısının fazla olması, işin niteliği ve çalşma yerinin uzak olması nedeniyle çalışanlara dinlenme ve/veya barınma yerleri sağlanabilir. Bu alanların da sağlık ve güvenlik açısından uygun olarak düzenlenmelidir. Barınma alanlarında çalışan sayısı kadar yatak ve malzeme bulunmalıdır, ayrıca bu alanlar yeterli genişlikte olmalıdır. Günlük yemek listesi yapılan işin gereklilikleri ve ağırlığı dikkate alınarak hazırlanmalıdır ve çalışanların gerektiğinde kendi yemeklerini yapabileceği alanlar bulundurulmalıdır.
İnşaat yapılan alanlar ıslak ve toprak olduğundan yılan vb. zehirli olabilecek canlılardan ve çevrede yaşayan yabani hayvanlardan kaynaklanan tehlikelere karşı da hazırlıklı olunmalıdır.
Baraj ve HES inşaatının yapıldığı alanlarda bir çok iş makinesi bir arada çalışmaktadır. Ayrıca bu alanlarda işçiler de hareketli olarak çalışabilmektedirler. Olası kazaları önleyebilmek için araç sürücülerinin trafik işaretlerine ve şantiye içi hız limitine uyması gerekmektedir. İşçilerin ise yine trafik işaretlerine uyması ve araçların uyarı sinyallerini takip etmeleri gerekmektedir.
SU ALTI İNŞAAT İŞLERİNDE İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ
Köprü, su altı tünelleri, liman ve iskele inşaatı, su altında inşaat çalışması yapılması gereken durumların başında gelir. İnsanların su altında uzun süreler kalmalarını gerektiren çalışma koşulları özellik gösterir. Su altında basıncın yükselmesi ve soluk almak için araçlara duyulan gereksinim ve artan güvenlik gereksinmesi için talimatlara uymak zorunda oluş, bu inşaat dalının özellikli durumunu açıklamaktadır.
Su altında basınç normal açık hava basıncından yüksek olduğundan burada bulunmak insan bünyesinin alışkanlıklarına uygun değildir. Bu yüzden su altında çalışacak kişilerin işe girişlerinde, iş için uygun olduklarının kontrol edilmesi önemlidir. Basınçlı ortamda çalışma, sadece bu iş için fiziksel uygunluğu sağlık raporu ile ortaya konmuş işçiler tarafından ve faaliyetlerinin gidişatının denetlemeye yetkili bir kişinin hazır olduğu durumlarda yürütülür. İşe girişlerde yapılan sağlık kontrolleri, E.K.G. ve akciğer fonksiyon testleri ile birlikte kalp dolaşım, solunum ve kemik sistemleri üzerinde gerekli incelemeleri kapsamalıdır. İşe başladıktan 15 gün sonra çalışanlara adaptasyon muayenesi yapılacak ve işin devam süresince de bunların periyodik genel sağlık muayeneleri yapılmalıdır. Özellikle kalp, dolaşım solunum ve kemik sistemi hastalığı ve arızası görülenler, bu işlerden ayrılacaklar, kontrol ve tedavi altına alınmalıdır.
Su altında basınçlı hava içinde çalışmayı gerektiren işlerde çalışma saatleri çalışılan yerin derinliği ve basınç değerine göre düzenlenmelidir. Örneğin, 20-25 m. derinlik veya 2-2,5 kg/cm2 basınçta maksimum 7 saat çalışılabilecekken, 35-40 m. derinlik veya 3,5-4 kg/cm2 basınçta bir seferde maksimum 4 saat çalışılabilir. İniş, çıkış ve geçiş süreleri bu sürelere dahildir.
Suyun özgül ısısı havanınkinin 1000, ısı iletkenliği havanıkinin 25 katıdır. Dolayısıyla insan karada geniş bir sıcaklık aralığında yaşayabilirken suda dayanabileceği sıcaklık aralığı çok dardır. Bu sebeple su altında yapılan çalışmalarda karşılaşılabilecek tehlikelerden ikisi hipotermi* ve hipertermi*dir. Su altında çalışacak kişilerin soğuktan korunmak için uygun dalış kıyafetleri giymeleri gereklidir. Çalışma sırasında hipotermiye giren çalışan hemen sudan çıkarılmalıdır. En fazla ısı kaybına sebep olan baş ve boyun bölgelerinin ısı yalıtımı yapılmalıdır ve kuru elbiseler giydirilmelidir. Vücut sıcaklığı normal seviyesine gelene kadar sıcak sıvı takviyesi de yapılarak nabız ve solunum kontrolü yapılmalıdır. Hipertermi, hipotermiye göre daha az rastlansa da onun kadar tehlikelidir. Bu durumda çalışanın kıyafetleri çıkarılmalı, sırtüstü yatırılıp ayakları kaldırılmalı ve vücudu ıslak bezle ovulmalıdır.
Dalış sırasında yaşanan ani basınç değişikliği durumlarında östaki borularının iyi çalışması gerekir. Östaki borusunun iyi çalışmadığı durumlarda ani dalmalarda oluşan ortam basıncı değişikliğine uyum sağlanamaz ve basınç eşitlenemez. Meydana gelen barometrik değişiklikler sonucu kulak zarı, işitme kemikçikleri, orta kulaktaki havalı boşluklar ve hatta iç kulak etkilenebilir. Buna Barotravma denir. Böyle bir durumla karşılaşıldığında ağzı ve burnu tıkayarak kulağa hava vermeye çalışıp yutkunma hareketi olan Valsalva Manevrası* oldukça etkilidir. Derine dalan işçilere bu durumla baş etme yönteminin öğretilmesi gerekir. Ayrıca burun tıkanıklığı olan işçilerin dalması bu anlamda sakıncalıdır. Barotravmaya sebep olabilecek bir diğer hava boşluğu da maskelerde bulunur. Dalış sırasında bu bölgedeki havanın sıkışması burundan maske içine hava verme yoluyla basınç eşitlemesi yapılarak sağlanabilir. Aksi durumda gözlerde ve deride ciddi hasar oluşabilir. Eğer yapılan işte sert başlıkların takılması gerekiyorsa iniş sırasında kuru dalış giysisi ve başlığın içine hava verilmelidir. Aksi takdirde sert başlığın içinde sıkışan hava vakum oluşturarak dalış yapan çalışanı başlığın içine doğru çeker. Bu durumda çalışanın dalış hızını yavaşlatması gerekir. Bir diğer barotravma çeşidi akciğer barotravmalarıdır. Çıkış sırasında alınan havanın çeşitli nedenlerle dışarı verilmediği durumlarda ortaya çıkar. Çıkış sırasında suyun basıncı azaldığından akciğerde tutulan havanın hacmi bu basıncı dengelemek için artar ve bu durum akciğerin doku bütünlüğünün bozulmasına yol açabilir.
Su altında çalışmalarda çalışanların geçerli eğitimleri almış olmaları ve uygun ekipmanlarla donanmış olmaları gerekir. Dekompresyon Hastalığı (vurgun)* ve dip sarhoşluğu gibi tehlikelerin yaşanmaması için dalış yapan çalışanların iyi eğitimli dalgıçlar olmaları gerekmektedir. Kullanılan ekipmanın kontrollerinin zamanında yapılması ve gerekli durumlarda yenilenmesi de bir başka zorunluluktur.
Dalış öncesinde, sırasında ve sonrasında alınması gereken çeşitli önlemler tüm çalışanlara bildirilmelidir. Tüm çalışanlar dalış ekipmanını çok iyi tanımalıdır. Dalış yapılacak derinlik ve sıcaklığa uygun ekipman seçilmelidir. Dalış yapılmadan önce dalışla ilgili derinlik, süre ve yapılacak iş planlanmalı ve plana tam anlamıyla uyulmalıdır. Hiç bir çalışan yalnız dalış yapmamalıdır, en az bir kişi refakat etmelidir. Dalış yapılmadan önce olası acil durumlara yönelik kurtarma operasyonu planlanmalıdır. Varsa, en yakın basınç odasının konumu tüm çalışanlar tarafından bilinmelidir. İnişler ve çıkışlar basınç değişikliğine alışmak için yavaşça yapılmalıdır. Dalış süresince tüketilen hava miktarı kontrol edilmelidir.